Süleyman Boz ile Söyleşi

0
71

Süleyman Boz ile Söyleşi – Denizli’de Kültür ve Sanat Dünyası

Süleyman Boz, 1955 yılında Çal ilçesinin Yukarıseyit köyünde doğdu. Liseyi Çal Lisesi’ni bitirdikten sonra 1973’te Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nda okudu. Daha sonra İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Mimarlık Bölümü’ne geçti. 1978’de mezun oldu. İki yıl kadar İstanbul’da hocalarının atölyelerinde çalısarak mesleki bilgilerini pekistirdi. 1980-1981 döneminde Almanya’ya gitti. Bir yıl kadar Aachen Teknik Üniversitesi’nde öğrenimini sürdürdü.

Daha sonra askerlik görevini yapmak için geri dönmek zorunda kaldı. Askerlikten sonra Denizli’de serbest mimarlık bürosunu açtı. İç mimari, fabrika ve idare binaları ve özel konut insaatı alanında yoğunlastı. Mimarlık uğrasının yanında, kültür ve sanat islerine gönül verdi. Denizli Gazetesi kültür sayfasını düzenledi. Halen DeHa Televizyonunda “Kent Söylesileri” programını yönetiyor ve Denizli Gazetesi’nde köse yazıları yazıyor. Süleyman Boz, evli ve iki çocuk babasıdır; iki yıldan beri Denizli Mimarlık Odası Baskanlığı’nı yürütmektedir.

25 yıldan beri Denizli’nin sorunlarıyla uğrasmakta, kentte kültür ve sanatın gelismesi; tarihi mirasın korunması için sabırlı, bilinçli çaba göstermektedir. Kendisiyle Denizli’nin dününü, bugününü ve yarınını konustuk. Sanayi sanatla birlikte gelismelidir

Sayın Süleyman Boz, mesleğiniz mimarlık olmasına rağmen, kültür ve sanat elçisi olarak da uğras veriyorsunuz. Bunun sebebi nedir?

Kültür, insanoğlunun doğaya karsı kazandığı değerlerin tümünü kapsar. Kültür ve sanat insanoğlunun doğaya karsı verdiği varolma savasıdır. Sanat, insanın “Ben varım!” demesinin ifadesidir. Sanat ve kültür hayatı güzellestirir, yasama anlam verir. Bir insan ve bir mimar olarak tarihe iz bırakan eski çağların tas ustaları gibi; Türk edebiyatının temel taslarından olan Yunus Emreler, Pir Sultanlar, Nazımlar gibi ben de kendi çapımda Denizli’de kültür ve sanatın gelismesi için uğrasıyorum. Kültür ve sanatın gelistiği; sanat zevkinin yükseldiği bir kentte insanlar daha mutlu, daha huzurlu olabilirler. Böyle bir ortam da elbette ben de birey olarak daha mutlu olabilirim.

Yunus Emreler

Kültür, insanoğlunun doğaya karsı kazandığı değerlerin tümünü kapsar. Kültür ve sanat insanoğlunun doğaya karsı verdiği varolma savasıdır. Sanat, insanın “Ben varım!” demesinin ifadesidir. Sanat ve kültür hayatı güzellestirir, yasama anlam verir. Bir insan ve bir mimar olarak tarihe iz bırakan eski çağların tas ustaları gibi; Türk edebiyatının temel taslarından olan Yunus Emreler, Pir Sultanlar, Nazımlar gibi ben de kendi çapımda Denizli’de kültür ve sanatın gelismesi için uğrasıyorum. Kültür ve sanatın gelistiği; sanat zevkinin yükseldiği bir kentte insanlar daha mutlu, daha huzurlu olabilirler. Böyle bir ortam da elbette ben de birey olarak daha mutlu olabilirim.

Denizli’nin kültür ve sanat dünyasının dününü, bugününü anlatır mısınız?

1980 sonrası yıllarda Denizli’nin kültür ve sanat dünyası dardı, kısıtlıydı. Yaratıcı sanatı gelistirmek için bir destek yoktu. O yıllarda Denizli’de bir tiyatro yoktu. Arada sırada, milli bayramlarda öğrencilerin müsamereleri olurdu. Bu sartları değistirmek için bir grup arkadasla uğras vermeye basladık. Ben Denizli gazetesinde haftada bir sanat sayfası düzenlemeye basladım.

Daha sonra Sadık Aslankara ile birlikte Denizli tiyatrosunun kurulus çalısmalarına katıldık.

Bu tiyatrodan Ömer Kavur gibi sanatçılar yetisti. Denizli gazetesi sanat sayfasına birçok genç siir, öykü vb. gönderiyordu. Beğendiklerimi yayınlıyordum. O zamanlar 17 yaslarında bir genç olan Ahmet Karcılılar’ın birçok hikayesini yayınlamıstık. Karcılılar, daha sonra “Yağmur Hüznü” romanıyla Orhan Kemal Roman Ödülü’nü aldı. Son yıllarda Türkiye’nin edebiyat dünyasında önemli bir yere geldi. Hasan Ali Toptas da iyi bir yazar haline geldi.

Read More about Efsanelerle Sümela Manastırı

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz