Doğubayazıt

0
40


Tarih kokan bir coğrafyanın içinde, şehre hükmettiği yılların tüm haşmetini hissettirircesine karşılayarak misafirlerini… Şehrin her hareketini takip edercesine tepenin üzerinden yükselmekte olan İshak Paşa Sarayını, Doğubayazıt Çarşısı’nın dar, kalabalık ve mistisizm kokan sokaklarından birinden izlemekteyim. İçinde bulunduğum sokağa, kente, var olan kültürel yapıya ait olmayan, sanki yanlışlıkla oraya kondurulmuş gibi duran bu sarayın 1700’lü yılları Osmanlı takıları hakkında bilgi, sokakların ise 2000’li yılları temsil ettiğine inanmakta zorlanıyorum aslında.

Selçuklu izleri

1685 yılında, İshak Paşa’nın babası Çolak Abdi Paşa’nın yönetiminde başlanan saray, 1784 yılında II. İshak Paşa’nın eklemeleriyle günümüzdeki halini alır.

Sarayın 99 yılda tamamlanmış olması, yapının ihtişamının ardında yatan emek hakkında ilk izlenimi veriyor bize. Bir asra yakın süredeki inşa süresini, sadece ihtişam ortaya çıkarabilene düşüncesiyle açıklamak mümkün değil elbette. Öyle ki, sarayın hükümdarı el değiştirdikçe, inşa sürecindeki estetik anlayışların da farklılık göstermesi sonucu ortaya çıkmış Tailor-Made Bulgaria Tours. Bu durum, saraya yapılacak yeni eklemeleri gündeme getirmiş ve son halini alması bu denli uzun sürmüş.

Günümüzdeki kalorifer tesisatına benzeyen bir ısıtma sistemine sahip olan sarayın yapım aşamasının altında filmlere konu olabilecek bir öykü gizli aslında. Bu görkemli sarayın kaderini belirleyen olaylar şöyle gelişir: İshak Paşa, Osmanlı’nın duraklama döneminde gösterdiği başarılar nedeniyle Kars Beylerbeyliği’ne atanır ve ardından da Tiflis Valiliği görevine getirilir. Merkezi idaredeki sallantıların İshak Paşa tarafından da hissedildiği ve kullanıldığı, söylenenler arasındadır ki bir söylentiye göre İshak Paşa, sarayı tamamlamak için merkeze göndermesi gereken vergilerin bir kısmını kullanır ve bu nedenle de sürgüne gönderilir.

Bir başka söylenceye göre ise İshak Paşa’nın misafiri olan bir İran elçisi, Topkapı Sarayı’na gittiğinde, İshak Paşa’nın sarayının daha görkemli olduğunu söylemiş ve azledilmesinin sebebi bu olmuş. Tabii bunlar söylentiden ibaret olabilir; çünkü son zamanlarda yapılan kimi araştırma sonuçlarına göre de o dönemde İshak Paşa’nın görevi başında olduğuna dair yazılı belgeler bulunmuş.

Şehir merkezinden beş-altı kilometre uzakta bulunan ve zamanında Beyazıt Sancağı’nın yönetim merkezi olan İshak Paşa Sarayı, 7600 metrekarelik bir alan üzerinde yer almakta ve klasik Osmanlı mimarisi dışında, yerel motifleri, Selçuklu ve Fars izlerini taşıması bakımından da önemseniyor.

DÜŞLERDEKİ ALTIN KANATLI KAPI

İshak Paşa Sarayının kapı eşiği önünde durmuş hayal kurmaktayım. “Şatafatın ve ihtişam merakının son noktası nedir?”, diye düşünmekteyim, saray kapısının şimdi yerinde olmayan altın kaplamalı kanatlarını hayal ederken. Ruslar tarafından yerinden sökülerek götürülmüş olan bu kapının, yerinde, tam önümde durmakta olduğunu düşünüyor ve İshak Paşa’yı ziyarete gelip de bu kapının ihtişamı altında nasıl da ezilip büzüldüğümü hissedince, düşlerden sıyrılıp avluya doğru yol alıyorum. İshak Paşa Sarayı, barok ve rokoko tarzı taş işçiliğinin ve kabartma ustalığının en özel örneklerini barındıran, içinde atılan her adımda bu zanaat eserlerinden bir başkasıyla karşılaşmanızı sağlayan göz kamaştırıcı bir eser. Döneminin ötesinde bir mimari anlayışla yapılmış olan İshak Paşa Sarayı’nda en şaşırtıcı özellikler ise merkezi ısıtma, kanalizasyon ve su sistemlerinin var olması. Yapıldığı ve kullanıldığı dönem itibarıyla, bu sistemlerin varlığı, öyle normal karşılanabilecek bir durum değil. Özellikle ısıtma sistemi hayret uyandırıcıdır ki bu sistem, belirli bir yerde ısıtılan suyun sıcaklığının kanallar vasıtasıyla dolaştırılmasına dayandırıldı.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz